Kozlu Fatih Camii
www.facebook.com/kozlufatihcamii

Salavat

SEVGİLİYLE MEKTUPLAŞMALAR ARADAKİ AŞKI KIZIŞTIRIR

 

Onu sevdi ve bize de sevmeyi emretti. Ve bu sevmeyi de imanın bir rüknü saydı. O Allah ki, Resulüne salat etmiş, melekleri salat etmiş, bize de bunu emretmiştir.

إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا ()

Ayetin bu siga ile gelmesi bunun sürekli ve tekrar tekrar yapılmasını belirtmek içindir. ‘Salavat getirirler’ ifadesi devamlılığa işarettir. Biz salavat getirince Allahın da bize salat edeceğine dair rivayetler var. Getirdiğimiz herbir salavata mukabil Allah bize on salavat ihsan ediyor, bunu bildiren rivayetler var.

هُوَ الَّذِي يُصَلِّي عَلَيْكُمْ وَمَلَائِكَتُهُ لِيُخْرِجَكُمْ مِنْ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَكَانَ بِالْمُؤْمِنِينَ رَحِيمًا

تَحِيَّتُهُمْ يَوْمَ يَلْقَوْنَهُ سَلَامٌ وَأَعَدَّ لَهُمْ أَجْرًا كَرِيمًا()

Allah Rasülüne nasıl ve ne zaman salavat getireceğimizi sahabe efendilerimiz düşünüp sormuşlar ve bizlere büyük bir hazine bırakmışlardır. Bir gün soruyorlar, ‘Allah bize salavatı emretti, peki nasıl getireceğiz’ diyorlar. Efendimiz de bu soru karşısında uzun müddet susuyor, hatta o kadar ki, keşke bu soruyu sormasaydı, diye düşünmeye başlayanlar oluyor. Soran Beşir b. Sa’d. Bir müddet sonra Efendimiz cevap buyuruyorlar:
“(Salavat için) şöyle deyin: Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, kemâ salleyte alâ İbrahîme ve alâ âli İbrahîm, inneke hamîdün mecîd”

Bir başka rivayette de şu ilave vardır: “Allahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, kemâ bârekte alâ İbrahîme ve alâ âli İbrahîm, inneke hamîdün mecîd”

Ona bolca selavat getirmek yine ona olan sevginin alametlerindendir. Birşeyi seven onu sıkça zikreder.

“Hiç biriniz ben ona babasından, çocuğundan ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça gerçek iman etmiş olmaz”

SALAVATIN ANLAMI

Salavat ta’zim ifade eder, demişler. Onun şanını yüceltme manasına gelir. ‘Allahım! Efendimiz’in dünyada namını yüceltip dinini hakim ve şeriatını daim kıl. Ahirette de ümmetine şefaatçi yapıp, ecir ve sevabını kat kat ver. Onun faziletini artırıp Makamı Mahmud’a erdir, şanını yücelt’ anlamına gelmektedir.

Şu halde bizim salavat getirmemiz, Efendimizin Allah katındaki değerinin artması için bir dua niteliği taşımaktadır. Bununla biz de Allah’a yakın olmaya çalışırız. Fakat hangi şeyin onun makamını yücelteceğini de bilemeyiz. Bunu Rabbimiz bilir. İşte bu acziyetimiz nedeniyledir ki, biz yüce Rabbimizden Efendimize salat etmesini ve indinde onun değer ve faziletini ve kurbetini artırımasını dualarımızla taleb ediyoruz.

El-Hamîmî gibi bazı ilim adamları, Allah Resûlüne salavat getirmenin ‘imanın şubelerinden biri’ olduğunu belirtmişlerdir. El-Hamîmî devamla şunları söylemiştir: ‘Allah Resûlünü sevmek ve ona bir kölenin efendisine, bir çocuğun babasına gösterdiği saygı ve hürmetin kat kat üstünde saygı ve hürmet göstermek boynumuzun borcudur.’ Sahabenin ona olan saygı ve hürmetine bakınca insan, bizim daha fazla ta’zim ve saygıda bulunmamız gerektiğini anlar.

Melekler bizim gibi kullukla, tevhidle ve bizim şeriatımızla mükellef olmamalarına rağmen, efendimize sas salatı selam getirerek Allah’a yakınlaşmaya çalışmaları, bu konuda sorumlu olan bizleri, daha fazla gayrete teşvik etmeli.  

NİÇİN ÖZELLİKLE HAZRETİ İBRAHİME BENEZETİLDİ? 

İmam Sehavi, muhtemel hikmetleri şu şekilde sıralar:

1-Bu benzetme, İbrahim (as)’e bir lütuf ve bir ihsan olarak meydana gelmiştir. Zira o; “Rabbimiz! hesabın görüleceği gün beni, anamı-babamı ve müminleri bağışla” diyerek Ümmeti Muhammed’e duada bulunmuştur.

2-İbrahim (a.s), Allah Teâlâ’nın halîlidir, Muhammed (s.a) de Habibi.

3-Allah Teâlâ, İbrahim (a.s)’i  müminlerin babası olarak isimlendirmiştir. “Babanız İbrahim’in dini” el-Hac,78.

4-İbrahim (a.s), rüyasında cenneti görmüş ve cennet ağaçları üzerinde, lailahe illallah, Muhammedun Resulullah, ibaresinin yazılı olduğunu görmüştü. Bunu ne demek olduğunu Cibril’e sordu, o da Efendimiz hakkında bilgi verdi. Bunun üzerine, Hz. İbrahim as; “gelecek nesiller içinde iyi nam bırakmayı, hayırla anılmayı nasib eyle bana” diyerek Muhammed Ümmetinin dilinde daima anılmayı niyaz etmiştir. Şuara 84.

Bu konuda İbn Kayyım şu yorumu yapmaktadır:

“Bu konuda söylenenler arasında en güzeli şudur: Peygamberimiz (s.a), İbrahim (a.s)’ın soyundan gelmektedir.”

İmam Şafii de şöyle yorumlar; “Ona salat etmiştin, buna da salat et, demektir.”

Hasılı; bir kimsenin; “Allahümme salli alâ Muhammed…” şeklinde telâffuz ettiği salâvatın manası; “Allahım! İbrahim’in ümmetinden nebiler ve peygamberler kıldığın gibi, Muhammed’in ümmetinden de alimler, salihler kıl. İbrahim’in ümmetine şeriat ve vahiy nasib ettiğin gibi, Muhammedin ümmetine de muhaddisler, müçtehidler nasib et, onlara içtihad etmeyi meşru’ kıl ve onu şer’î bir hüküm kıl”, demektir. 

SALAVAT GETİRMENİN SEVABI 

Allah Resûlü’ne bir sahabi; ‘bütün salavatımı senin için kılıyorum’ deyince, “Bu senin hem dünya, hem de ahiret ile ilgili işlerin için kâfidir” buyurmuştur.

Allah Resulüne salavat getirmek, en bereketli, en faziletli, saadeti dareyn için en faydalı ibadetlerden biridir. Hakkıyla yapılırsa sevabı da çok büyüktür. Amelleri tathir eder, hataları örter, manevi dereceleri yükseltir.

İmam-ı Sehâvî, “el-Kavlu’l-bedî’ fi’s-salât ale’l-Habîbi’ş-Şefî” adlı eserinde salavat getirmenin fayda ve sevaplarını şu şekilde sıralamıştır:
1- Hataları örter, günahların bağışlanmasına vesile olur.

2- Amelleri arındırır.

3- Makam ve dereceleri yükseltir.

4- Söyleyen kimse için istiğfar eder.

5- Uhud dağı kadar veya ölçülerin en büyüğüyle sevap verilir.

6- Endişe ve korkulardan kurtarır.

7- Efendimizin şefaatini ve şahitliğini ve Allah’ın rıza ve rahmetini celbeder, gazabından emin kılar.

8- Arşın gölgesine girmeyi sağlar.

9- Havz, Sırat vb. yardımcı olur.

10- Eli dar olanlar için sadaka yerine geçer.

11- Meclisleri süsler.

12- İtibarı artırır.

13- Allah ve Allah Resulüne yakınlaşmayı sağlar.

14- O bir nurdur.

15- Kalpleri nifak ve kirden arındır.

16- Muhabbeti artırır.

17- Sahibi hakkında gıybet edilmesini önler.

18- Allah Resulünün rüyada görülmesine vesile olur. 

Daha uzunca sayılmış.

1-Salat konusunda Allaha, Meleklere muvafakat edilmiş olur.

2-Duaların kabülüne vesile olur.

3-Şefaata vesile olur.

4-Allahın salatına vesile olur.

5-İnsanın unuttuğunu hatırlamasına vesile olur.

6-Cimriliği önler.

7-Meclisleri süsler.

8-Konuşmalarda hitamı misk olur.

9-İnsanın nurunu artırır, ahirette aydınlığa vesile olur.

10-Sıkıntıların kalkmasına, devamlı bereketin yağmasına vesile olur.

11-Hidayete vesile olur.

12-Peygamberimize olan haklarımızın ödenmesine yardımcı olur.

13-Bir duadır. Allahın Halili ve Habibine bir medihtir. 

SALAVATLAR ONA GİDER Mİ? 

“Nerede olursanız olun bana salavat getirin. Zira sizin salatınız bana ulaşır.”

Bir başka sahih hadiste şöyle buyuruyor:

“Bir müslüman, gece veya gündüz, bana selam verirse, Allah ruhumu iade eder ve ben onun selamını alırım”

İmam Buharî, bu hadislerin topluca değerlendirilmesinden, Allah Resulünün daima hayatta oldğu sonucunun çıkarılacağını belirtmektedir. Neden? Zira gece veya gündüz kendisine salatı selam getiren hiç kimsenin bulunmaması normal şartlarda mümkün değildir. Evet O’nun diri olduğunu ve kabri şerifinde rızıklandırıldığını söyleyen alimler de vardır. Zaten mübarek vücud-u şeriflerini toprağın yiyememesi konusunda icma’ vardır, deniyor. Hatta bazıları da, alimler, şehitler ve müezzinlerin de aynı durumda olduklarını söylemişlerdir.

Hakikaten de, tarihe baktığımızda, bir çok alim ve şehidin kabirleri çeşitli  nedenlerle açılmış ve bedenlerinde en ufak bir değişikliğin meydana gelmediği görülmüştür. Hatta bazılarında üzerlerindeki kınaların bile aynen kaldığı müşahede edilmiştir. Peygamberlerin şehitlerden üstün olduğu bir gerçek olduğuna göre, onların bedenlerinin olduğu gibi kalması haydi haydi kabul edilebilir.

“Peygamberler kabirlerinde diridirler ve namaz kılarlar” Beyhaki bu konuda bir cüz meydana getirmiş ve Enes’den rivayet edilen hadisi nakletmiştir. Bu hadis Yahya bin ebi Bükeyr yoluyla rivayet edilmiştir ki bu Buharinin ravilerinden biridir.  

وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ قُتِلُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ أَمْوَاتًا بَلْ أَحْيَاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ()

فَرِحِينَ بِمَا آتَاهُمْ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ وَيَسْتَبْشِرُونَ بِالَّذِينَ لَمْ يَلْحَقُوا بِهِمْ مِنْ خَلْفِهِمْ أَلَّا خَوْفٌ  عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ() 

Âli İmrân sûresi, 169 ve 170. Ayetler.

Hiç şüphesiz, şehitlik en mükemmel şekliyle Allah Resûlünde mevcuttur. O şehitlerin şehidi ve efendisidir. Nitekim, ibn Abbas, İbn Mes’ud ve başkaları Onun şehid olarak vefat ettiğini açıkça belirtmişlerdir.  

NERELERDE VE NE ZAMAN SALAVAT GETİRMELİ? 

Efendimiz’e salavat getirmek, her zaman ve zeminde, herkes için gereklidir. Zira salavatın bol bol getirilmesinin birçok faydaları vardır. Ama bununla birlikte İmam Sehâvî müstakil bir başlık altında Allah Resûlüne salavat getirmenin belirli ve özel vakitlerini açıklamıştır. Tabii ki bunları da muteber ve sahih hadislere dayanmıştır. Benzer şeyi ibn Kayyım da yapmıştır. Haşimi de bunları derleyip toparlamıştır:

1-Son teşehhütten sonra. Meşrudur ve üzerinde icma’ vardır.

2-İlk teşehhütten sonra. Bu imam Şafinin görüşüdür.

3-Kunut duasının sonunda. ‘Sallallahu ale’n-Nebî’ şeklinde.

4-Cenaze namazında.

5-Hutbelerde Allah’a hamdden sonra.

6-Ezan ve kametten sonra: Abdullah b. Ömer (r.a) Efendimiz’den şöyle rivayet etmiştir: “Müezzinin sesini duyunca, söylediklerini aynen söyleyin. Sonra da bana salavât getirin.” Müslim rivayet etmiştir.

7-Dua esnasında: Ömer (r.a)’dan rivayete göre; dua, peygamberine salavat getirinceye kadar askıdadır. Tirmizinin rivayeti.

8-Mescide girerken ve girildiğinde, yolumuz mescide düştünğünde.

9-Safâ ile Merve’de.

10-Toplantılarda: Aişe validemiz şöyle buyurmuştur: “Meclislerinizi salavat getirerek süsleyin.” Ve yine, bir meclisten/toplantıdan kalkıldığı zaman.

11-Peygamberimizin (s.a)’in adı anılınca: “Yanında benim adım anılıp da bana salavat getirmeyenin burnu yerde sürtülsün” bu hadisi ebu Hüreyre nakletmiştir. (Hakim ve Tirmizi)

12-Telbiyeden sonra.

13-el-Haceru’l-Esvedi selamladıktan sonra.

14-Çarşıya çıkıldığı zaman. İbn Mes’ud çarşıya çıkarken bazı dualar okur ve salavat getirirdi.

15-Ziyafet sırasında.

16-Gece uykusundan kalkınca.

17-Kur’an hatminden sonra.

18-Cuma günü.

19-Sıkıntı ve endişe anlarında.

20-Resulullah’ın mübarek ismi yazılırken. Bu konuda sağlam rivayetler vardır.

20-İlim, zikir ve dersle meşgul olurken.

21-Sabah ve akşam.

22-Bir hata ve günah işlendiğinde af ve mağfiret umudu için.

23-Fakirlik, ihtiyaç ve sıkıntı anında.

24-Nikah hutbesinde.

25-Abdest aldıktan sonra.

26-Eve girildiğinde.

27-Zikrullah için toplanıldığında.

28-Bir şey unutulduğunda: Enes (r.a)’den rivayete göre, Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur: “Bir şey unuttuğunuzda…”

29-İhtiyaç arzedilirken.

30-Kulak çınladığı zaman.

31-Namazlardan sonra.

32-Namaz kılarken: Hz. Hasan (ra), Nafile namaz kılarken, içinde Resûlullah’dan söz edilen bir ayet geldiğinde durur ve salavat getirirdi.

33-Bütün önemli konuşmalarda.

34-Uykudan önce. 

ALLAH RASULÜNE CUMA GÜNÜ SALAVAT GETİRMEK 

Her zaman ve her durumda salavat getirilebilir. Ama Efendimizden nakledilen hadislere, eserlere, fiillere ve tavsiyelere baktığımızda, Cuma gününün diğer zamanlara göre özel bir yeri vardır bu konuda. İmam-ı Sehâvî, “el-Kavlu’l-bedî’ fi’s-salât ale’l-Habîbi’ş-Şefî” adlı eserinde değişik tariklerden pek çok hadis rivayet etmiştir ki bunların hepsi Cuma günü salavat getirmenin önem ve faziletini anlatmaktadır. Mesela, Evs b. Evs (ra)’dan rivayet edildiğine göre Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Günlerinizin en değerlisi Cuma günüdür. O günde Adem yaratılmış ve o günde ruhu kabzedilmiştir. Sûra üfürme o gündür, kıyamet o gündür. O günde bana çokça salavat getirin. Zira sizin salavatınız bana arzolunur.” Ashap Efendilerimiz buyurdular ki: Ya Resulallah! Sen çürümüş olacaksın, bizim salavatımız sana nasıl arzolunur? Buyurdu ki: “Allah peygamberlerin cesetlerini yemeyi toprağa haram kılmıştır”

Aişe (ra)’dan rivayet edildiğine göre:

“Kim Cuma günü bana salavat getirirse, kıyamet gününde ona şefaatim hak olur”

Enes’den rivayet edildiğine göre:

“Cuma günü bana bolca salavat getirin. Çünkü Cebrail bana az önce geldi ve Rabbisinden şu bilgileri getirdi: Yeryüzünde bir müslüman sana bir kez salavat getirirse, ben ve meleklerim ona on kez salat ederiz”.

“Cuma günü bana çokça salavat getirin. Çünkü, Cuma, meleklerin şehadet ettiği şahitli bir gündür. Bana salavat getiren bir kulun sesi, nerede olursa olsun bana ulaşır.”

Şu rivayet edilen hadisler hepsi sıhhatli olan hadislerdir.

إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا()

إِنَّ الَّذِينَ يُؤْذُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَعَنَهُمْ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَأَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا مُهِينًا()

el-Ahzâb suresi, 56. Ayet. 

SALAVATLA İLGİLİ BAZI HADİSLER 

1- İbn Mes’ud (r.a) şöyle demiştir: “Allah Teâlâ, gecenin ortasında kimseye duyurmadan kalkan, güzelce abdest alan, sonra da Allah’a hamdedip Peygamer’e salavat getiren, ardından da Kur’an-ı Kerimi açıp okuyan kimseye (tebessüm buyurup, Zât’ına ait şekliyle) güler.”

2-Abdurrahman b. Semur (r.a) anlatıyor:
Bir gün Allah Resûlü (sas) yanımıza geldi. Biz Medine Mescidi’nde idik. Şöyle buyurdu: (uzunca bir hadisin parçası)

“Ümmetimden birini Sırat üzerinde gördüm; bazen yorgun argın yürümeye çalışıyor, bazen de emekliyor. Bana getirmiş olduğu salavatlar gelmişler, elinden tutmuşlar, onu doğrultmuşlar ve oradan geçirmişler”.

3-Abdullah b. Bişr (ra)’dan rivayet edildiğine göre Resulullah şöyle buyurmuştur:
“Bütün dualar, başında Allah’a hamd ve Peygamber’e salavat olmadıkça perdelidir. Fakat bunu yapar, sonra dua edilirse mutlaka kabul olunur.”

4-Enes b. Malik’ten: “Bana bir defa salavat getiren kimseye, Allah on defa salat eder. Onun on tane günahını siler ve onun derecesini on kat artırır.” 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol